20 Ekim 2013 Pazar

MEDYA AÇIKLAMASI - TERMİK SANTRAL AÇIKLAMALARI (ARŞİVDEN)






SAYIN MEDYA MENSUPLARI

ÇED Raporunu alamayan GES PROJESİ nin sahipleri tarafından Almanya’ya götürülen inceleme heyeti Mannheim termik santralline övgüler yağdırarak, gezinin hakkını verebilmek için her türlü ikna çabalarını devam ettiriyorlar.

Tabii gitmişken bir de hatıra fotoğrafı çektirmişler. Temmuz ayında pardösülü, montlu, hırkalı, uzun kollu kıyafetlerle…  Herhalde üşümüşler. Üşümekte de haklılar.




Biliyoruz ki Almanya güneşi az bir ülke. Ama aynı Almanya geçtiğimiz mayıs ayında güneş enerjisinden 22 GW lık elektrik üreterek Dünya rekorunu kırdı. Dünyadaki güneş santrallerinin yarısı Almanya’da. Elektriğin beşte biri yenilenebilir kaynaktan karşılanıyor.


Gönül rahatlığıyla termik santrali savunanlar, Yaykıl Köyünde planlanan santralin teknolojisinin Almanya’dakiyle aynı olduğunu söylüyor. Bunu da vicdanları rahat olarak ÇED Raporuna dayandırıyorlar. Dokay Firmasının hazırladığı ÇED raporuna o kadar güveniyorlar ki, santralin bir an önce kurulmasını temenni ediyorlar.

Mannheim Hava Kalitesi Detayları
Son Güncelleme: 2012/07/22 07:00 UTC 



Kaynak olarak gösterdiğimiz sitede bütün Avrupa şehirlerinin ölçümleri alınırken, “asfaltından yeşil fışkıran” Mannheim’ın hava kalite detaylarının olmaması mı vicdanları rahatlatan sebep?



Termik Santrali savunanlar aynı firmanın Mersin AKKUYU Nükleer Santral ÇED raporunda ne yazdığını bilmiyorlar herhalde. Bu firma Akkuyu ÇED Raporunun 16. Sayfasında termik santralin tehlikelerinden bahsediyor. “Fosil yakıtların yanmasıyla atmosfere salınan sera gazlarının seviyesi, dünyamızdaki canlı yaşamını tehdit edecek bir düzeye varmıştır ”demektedir. Kömürün dezavantajı olarak “Pahalı hava kirliliği kontrol yöntemleri (örneğin cıva, kükürt dioksit), Asit yağmurları ve küresel ısınmaya katkıda bulunması, Geniş kapsamlı bir ulaşım sistemi gerektirmesi”ni göstermektedir. Yani DOKAY hangi santralin ÇED Raporunu hazırlıyorsa onu güvenilir göstermeye çalışmaktadır.


Tablo 1-3 Farklı Enerji Kaynaklarının Avantaj ve Dezavantajları ( Mersin Akkuyu ÇED Raporundan)


Kaynak
Avantaj
Dezavantaj

Kömür


1. Ucuz
2. Çıkarılması kolay
1. Pahallı hava kirliliği kontrol
Yöntemleri (örn, civa, kükürt dioksit)
2. Asit yağmurları ve küresel ısınmaya katkıda bulunması
3. Geniş kapsamlı bir ulaşım sistemi
Gerektirir



KUZKA  TR82 Düzey 2 Bölgesi Bölge Planı’ nda da termik santraller Sinop için tehdit olarak gösterilmektedir. Termik Santrali savunanların vicdanı bu durumu nasıl kabul etmektedir?




Destekçiler, Türkiye’de devletin ve vatandaşların enerji yatırımlarını denetleyebilecek yetkinliğe ulaştığını da söylüyor. Madem öyle, Adana SUGÖZÜ’nden gelen deniz suyu sıcaklığı resmi raporları neden İSKEN imzalı idi? Yani santrali işleten, denetimini de yapıyor(!)


Tablodaki rakamlar, denetimin ne derece sağlıklı(!) yapıldığını göstermektedir.




Sugözü’ündeki sütte bulunan kurşun miktarı zehir düzeyinde değil mi… Hayvanlarda sakat ve ölü doğumlardaki artış, süt ve kan numunelerindeki ağır metallerin varlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünce belgelenmemiş midir… Aynı yerde daha on gün önce gerçekleşen toplu balık ölümlerinin sebebi ne idi?







Zonguldak Çatalağzı’ndaki çevre katline ne demeli…












Mannheim yeşiline imrenenler Yaykıl Köyünde santral yapımı için 16000 ağacın kesileceğini, yurt dışından gelecek kömürü depolamak için denizde 18.9 hektar dolgu yapılacağını (225*740 mt), ayrıca 3.5 km mendirek yapımında kullanılacak 3.8 milyon m3 dolgu malzemesi için dağların yok edileceğini, günde 3.865.764 m3 deniz suyu çekilirken kaç larvanın yok edileceğini, Dikmen Güzelce çay (Kanlı çay) yatağına santralden çıkan 10 milyon m3 toprağın döküleceğini, santral yapılmak istenen alanın 1/100000 çevre düzeni planın da tarım ve orman alanı olduğunu bilseydi vicdanı ne derdi acaba? Bu bilgiler onlar için bilgi kirliliği olabilir. Ama bunlar çok güvendikleri Yaykıl Köyü termik santral ÇED Raporunun bilgileridir.

”BİLMEDEN YAPILAN HATA YANLIŞTIR, BİLEREK YAPILAN HATA İHANETTİR”

Enerji yatırımı konusunda geri kalmamamız için hiçbir sebep görmeyenler fosil yakıtlı enerji yatırımlarının 1990’lardan beri gericilik olarak nitelendirildiğini ve temiz enerjinin savunulduğunu bilmiyor mu?

Bilmiyor ise; AB Ülkeleri 1990 yılı emisyonlarını 2012 yılı sonuna kadar %8 oranında azaltmayı hedef aldı, 2010 sonu verilerine göre AB 1990 yılına göre emisyonlarını %11 azalttı. Türkiye ise 1990-2010 yılları arasında %115 artışa imza attı. Sadece kendine gösterilenleri değil, tarafsız araştırmaları, bilgi ve belgeleri okumalarını da öneririm.

Aşağıdaki tablo Almanya’nın 2030 yılına kadar nükleer ve kömür yakıtlı enerji kaynaklarını terk edeceğini, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanacağını gösteriyor.


Avrupa Çevre Ajansı  (EEA) adına, yeni bir çalışma yapan ve rapor yayınlayan  Hava Kirliliği ve İklim Değişimi Savaşım Avrupa Konu Merkezi  (ETC/ACC) adlı kuruluş, partikül madde kirliliğinin her yıl AB'nin 27 üye ülkesinde 455000 erken ölüme sebebiyet  verdiğini ve bunun 4,5 milyon yıllık yaşam süresi kaybına denk geldiğini tespit etmiştir. 
Bu rakamlara  kalp akciğer hastalıklarının neden olduğu 297 bin   ve akciğer kanserine atfedilen 54500 erken ölüm vakası dahildir.

ÜLKE

Erken ölüm

ÜLKE

Erken ölüm

ÜLKE

Erken ölüm

Avusturya 

6900

İrlanda

1400

Arnavutluk 

2300

Belçika

10700

İtalya

65500

Bosna Hersek

3200

Bulgaristan

12300

Litvanya

2800

İsviçre

5000

Kıbrıs

1000

Lüksemburg 

200

Sırbistan ve Karadağ

15100

Çek Cumhuriyeti 

13700

Letonya

2100

Hırvatistan 

5800

Almanya

78000

Malta

400

İzlanda

100

Danimarka

4200

Hollanda

15000

Norveç

2700

Estonya

1000

Polonya 

39700

Makedonya

2400

İspanya

35900

Portekiz

10200

AB üyesi olmayan toplam

36600

Finlandiya

2500

Romanya

28700



Fransa

34200

İsveç

5400

Yunanistan

13400

Slovenya 

1800

Macaristan 

16200

Slovakya

5800

Büyük Britanya

46200

AB üyesi 27 ülke toplam

455200

Genel Toplam

492000




Görüldüğü gibi Avrupa Çevre Ajansı’nın verileri, bu konuya duyarsız ve ilgisiz kalmadığını gösteriyor.



       

Ayrıca Enerji Bakanı Taner YILDIZ’ın 31.Ocak.2012 tarihli açıklamasını da hatırlatmak isterim. Bakan şöyle diyor; “ 2012’de elektrik açığımız olmayacak, dışarıya elektrik satacağız”. (Kaynak; Enerji Enstitüsü)

Yani, Yaykıl Köyü GES projesine Türkiye’nin ihtiyacı olmadığını konunun en üst yetkili makamı açıklamaktadır.

Bu proje ile üretilecek enerjiye ne bizim ne de ülkemizin ihtiyacının olmadığı ortadadır.

GES projesine ihtiyaç yoktur!

Ülkemizi daha da bağımlı hale getirerek, doğayı yok etmeye gerek yoktur!

İstediğimiz Türkiye, yenilenebilir kaynaklarının farkında olan ve enerji üretiminde bunları kullanarak güçlenen bir ülkedir. Bu potansiyele sahibiz, bunu enerjiye dönüştürebilecek dinamiklere ve politikalara ihtiyacımız vardır.

 
Biliyoruz ki enerji politikaları ihtiyaca ve zamanın ruhuna göre değil, şirketlerin çıkarına göre yapılmaktadır. Ülkesini seven, termik santrallerin dışa bağımlılığı arttıracağını ve doğayı katledeceğini bilen herkes bu duruma karşı çıkmaktadır.23.07.2012





                                                                                                                               Abdullah BATUR

                                                                                                                     İl Genel Meclisi Üyesi

                                                                                                                         CHP Grup Başkan Vekili