ÇED Raporunu alamayan GES PROJESİ nin sahipleri tarafından Almanya’ya
götürülen inceleme heyeti Mannheim termik santralline övgüler yağdırarak,
gezinin hakkını verebilmek için her türlü ikna çabalarını devam ettiriyorlar.
Tabii gitmişken bir de hatıra fotoğrafı çektirmişler. Temmuz ayında pardösülü,
montlu, hırkalı, uzun kollu kıyafetlerle… Herhalde üşümüşler. Üşümekte de haklılar.
Biliyoruz ki Almanya güneşi az bir ülke. Ama aynı Almanya geçtiğimiz
mayıs ayında güneş enerjisinden 22 GW lık elektrik üreterek Dünya rekorunu
kırdı. Dünyadaki güneş santrallerinin yarısı Almanya’da. Elektriğin beşte biri
yenilenebilir kaynaktan karşılanıyor.
Gönül rahatlığıyla termik santrali savunanlar, Yaykıl Köyünde planlanan
santralin teknolojisinin Almanya’dakiyle aynı olduğunu söylüyor. Bunu da
vicdanları rahat olarak ÇED Raporuna dayandırıyorlar. Dokay Firmasının hazırladığı
ÇED raporuna o kadar güveniyorlar ki, santralin bir an önce kurulmasını temenni
ediyorlar.
Son Güncelleme: 2012/07/22 07:00 UTC
Kaynak olarak gösterdiğimiz sitede bütün Avrupa şehirlerinin ölçümleri
alınırken, “asfaltından yeşil fışkıran” Mannheim’ın hava kalite detaylarının
olmaması mı vicdanları rahatlatan sebep?
Termik Santrali savunanlar aynı firmanın Mersin AKKUYU Nükleer Santral ÇED raporunda
ne yazdığını bilmiyorlar herhalde. Bu firma Akkuyu ÇED Raporunun 16. Sayfasında
termik santralin tehlikelerinden bahsediyor. “Fosil yakıtların yanmasıyla
atmosfere salınan sera gazlarının seviyesi, dünyamızdaki canlı yaşamını tehdit
edecek bir düzeye varmıştır ”demektedir. Kömürün dezavantajı olarak “Pahalı
hava kirliliği kontrol yöntemleri (örneğin cıva, kükürt dioksit), Asit
yağmurları ve küresel ısınmaya katkıda bulunması, Geniş kapsamlı bir ulaşım
sistemi gerektirmesi”ni göstermektedir. Yani DOKAY hangi santralin ÇED Raporunu
hazırlıyorsa onu güvenilir göstermeye çalışmaktadır.
Tablo 1-3 Farklı
Enerji Kaynaklarının Avantaj ve Dezavantajları ( Mersin
Akkuyu ÇED Raporundan)
Kaynak
|
Avantaj
|
Dezavantaj
|
Kömür
|
1. Ucuz
2. Çıkarılması
kolay
|
1. Pahallı hava kirliliği kontrol
Yöntemleri (örn, civa, kükürt dioksit)
2. Asit yağmurları ve küresel ısınmaya katkıda
bulunması
3. Geniş kapsamlı bir ulaşım sistemi
Gerektirir
|
KUZKA TR82 Düzey 2
Bölgesi Bölge Planı’ nda da termik santraller Sinop için tehdit
olarak gösterilmektedir. Termik Santrali savunanların vicdanı bu durumu nasıl kabul
etmektedir?
Destekçiler, Türkiye’de devletin ve vatandaşların enerji yatırımlarını
denetleyebilecek yetkinliğe ulaştığını da söylüyor. Madem öyle, Adana
SUGÖZÜ’nden gelen deniz suyu sıcaklığı resmi raporları neden İSKEN imzalı idi?
Yani santrali işleten, denetimini de yapıyor(!)
Tablodaki rakamlar, denetimin ne derece sağlıklı(!) yapıldığını
göstermektedir.
Zonguldak
Çatalağzı’ndaki çevre katline ne demeli…
Mannheim
yeşiline imrenenler Yaykıl Köyünde santral yapımı için 16000 ağacın
kesileceğini, yurt dışından gelecek kömürü depolamak için denizde 18.9 hektar
dolgu yapılacağını (225*740 mt), ayrıca 3.5 km mendirek yapımında kullanılacak
3.8 milyon m3 dolgu malzemesi için dağların yok edileceğini, günde
3.865.764 m3 deniz suyu çekilirken kaç larvanın yok edileceğini, Dikmen
Güzelce çay (Kanlı çay) yatağına santralden çıkan 10 milyon m3 toprağın
döküleceğini, santral yapılmak istenen alanın 1/100000 çevre düzeni planın da
tarım ve orman alanı olduğunu bilseydi vicdanı ne derdi acaba? Bu bilgiler onlar için bilgi kirliliği olabilir. Ama bunlar çok güvendikleri Yaykıl Köyü termik
santral ÇED Raporunun bilgileridir.
”BİLMEDEN YAPILAN HATA YANLIŞTIR, BİLEREK YAPILAN
HATA İHANETTİR”
Enerji yatırımı konusunda geri kalmamamız için hiçbir sebep görmeyenler fosil yakıtlı enerji yatırımlarının 1990’lardan beri gericilik
olarak nitelendirildiğini ve temiz enerjinin savunulduğunu bilmiyor mu?
Bilmiyor ise; AB Ülkeleri 1990 yılı emisyonlarını 2012 yılı sonuna
kadar %8 oranında azaltmayı hedef aldı, 2010 sonu verilerine göre AB 1990
yılına göre emisyonlarını %11 azalttı. Türkiye ise 1990-2010 yılları arasında %115 artışa imza attı. Sadece kendine gösterilenleri
değil, tarafsız araştırmaları, bilgi ve belgeleri okumalarını da öneririm.
Aşağıdaki
tablo Almanya’nın 2030 yılına kadar nükleer ve kömür yakıtlı enerji
kaynaklarını terk edeceğini, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanacağını gösteriyor.
Avrupa Çevre Ajansı (EEA) adına, yeni bir
çalışma yapan ve rapor yayınlayan Hava Kirliliği ve İklim Değişimi
Savaşım Avrupa Konu Merkezi (ETC/ACC) adlı
kuruluş, partikül madde kirliliğinin her yıl AB'nin 27 üye ülkesinde 455000
erken ölüme sebebiyet verdiğini ve bunun 4,5 milyon yıllık yaşam süresi
kaybına denk geldiğini tespit etmiştir.
kaynak:http://www.airclim.org/acidnews/2010/AN2-10/particles-killing-half-million //
raporun aslı: http://acm.eionet.europa.eu/docs/ETCACC_TP_2009_1_European_PM2.5_HIA.pdf
raporun aslı: http://acm.eionet.europa.eu/docs/ETCACC_TP_2009_1_European_PM2.5_HIA.pdf
Bu rakamlara kalp
akciğer hastalıklarının neden olduğu 297 bin ve akciğer kanserine
atfedilen 54500 erken ölüm vakası dahildir.
ÜLKE
|
Erken
ölüm
|
ÜLKE
|
Erken
ölüm
|
ÜLKE
|
Erken
ölüm
| |
Avusturya
|
6900
|
İrlanda
|
1400
|
Arnavutluk
|
2300
| |
Belçika
|
10700
|
İtalya
|
65500
|
Bosna
Hersek
|
3200
| |
Bulgaristan
|
12300
|
Litvanya
|
2800
|
İsviçre
|
5000
| |
Kıbrıs
|
1000
|
Lüksemburg
|
200
|
Sırbistan
ve Karadağ
|
15100
| |
Çek
Cumhuriyeti
|
13700
|
Letonya
|
2100
|
Hırvatistan
|
5800
| |
Almanya
|
78000
|
Malta
|
400
|
İzlanda
|
100
| |
Danimarka
|
4200
|
Hollanda
|
15000
|
Norveç
|
2700
| |
Estonya
|
1000
|
Polonya
|
39700
|
Makedonya
|
2400
| |
İspanya
|
35900
|
Portekiz
|
10200
|
AB
üyesi olmayan toplam
|
36600
| |
Finlandiya
|
2500
|
Romanya
|
28700
|
| ||
Fransa
|
34200
|
İsveç
|
5400
| |||
Yunanistan
|
13400
|
Slovenya
|
1800
| |||
Macaristan
|
16200
|
Slovakya
|
5800
| |||
Büyük Britanya
|
46200
| |||||
AB üyesi 27 ülke toplam
|
455200
| |||||
Genel Toplam
|
492000
| |||||
Görüldüğü gibi Avrupa Çevre Ajansı’nın verileri, bu
konuya duyarsız ve ilgisiz kalmadığını gösteriyor.
Ayrıca Enerji Bakanı Taner
YILDIZ’ın 31.Ocak.2012 tarihli açıklamasını da hatırlatmak isterim. Bakan şöyle
diyor; “ 2012’de elektrik açığımız olmayacak, dışarıya elektrik satacağız”.
(Kaynak; Enerji
Enstitüsü)
Yani, Yaykıl Köyü GES projesine
Türkiye’nin ihtiyacı olmadığını konunun en üst yetkili makamı açıklamaktadır.
Bu proje ile üretilecek enerjiye
ne bizim ne de ülkemizin ihtiyacının olmadığı ortadadır.
GES projesine ihtiyaç yoktur!
Ülkemizi daha da bağımlı hale
getirerek, doğayı yok etmeye gerek yoktur!
İstediğimiz
Türkiye, yenilenebilir kaynaklarının farkında olan ve enerji üretiminde bunları
kullanarak güçlenen bir ülkedir. Bu potansiyele sahibiz, bunu enerjiye
dönüştürebilecek dinamiklere ve politikalara ihtiyacımız vardır.
Biliyoruz ki enerji politikaları ihtiyaca ve zamanın ruhuna göre değil,
şirketlerin çıkarına göre yapılmaktadır. Ülkesini seven, termik santrallerin
dışa bağımlılığı arttıracağını ve doğayı katledeceğini bilen herkes bu duruma
karşı çıkmaktadır.23.07.2012
Abdullah BATUR
İl Genel
Meclisi Üyesi
CHP Grup Başkan Vekili